20 yaş dişleri 17-26 yaşları arasında sürmesi gereken 3. büyük azı dişleridir. 20 yaş dişleri ağızda en sonda yer alan dişlerdir. Ulaşılması ve görülmesi zor olan bir bölgede olduklarından dolayı fırçalanması ve bakımı diğer dişlere göre daha zor olabilmektedir. Yetersiz fırçalamaya bağlı olarak 20 yaş dişleri kolayca çürüyerek ağrılara ve ağız kokusuna yol açmaktadır. 20 yaş dişleri bazı durumlarda çenedeki yer darlığı sebebiyle çıkamazlar. Tam olarak gömülü (hem diş eti hem çene kemiği altında kalan ağızda hiç görülmeyecek şekilde) kalabildikleri gibi diş etinin altında yarı gömülü kalarak ağız ortamıyla ilişkili hale gelebilirler. Bu gibi dişlerin çekiminde ameliyat gerekebilir. Bunlar dışında normal diş pozisyonunda çıkmış olan 20 yaş dişinin çekimi ameliyatsız gerçekleştirilebilir. Çekim için ameliyat gerekip gerekmediğine detaylı muayeneniz sonrasında hekiminiz karar verecektir.
Öncelike hızlı bir şekilde vakit kaybetmeden yerinden çıkan diş bulunmalı, dişin ağız içerisinde görünen kısmından tutularak yerden kaldırılmalıdır. Çıkan diş kesinlikte kök kısmından tutulmamalıdır. Çünkü kök kısmında dişin tutunmasını sağlayan canlı hücrelerin zarar görmemesi gerekmektedir. Eğer dişin üstü toz, toprak gibi maddelerle kirlenmişse az bir musluk suyu altında temizlenebilir. Daha sonra süt dolu bir kabın içerisine konularak en fazla 2 saat içerisinde diş hekiminize gitmeniz gerekmektedir. Ne kadar erken hekiminize ulaşırsanız o kadar ideale yakın bir sonuç elde edilecektir.
İmplantlar ağzımızdaki doğal dişlerin birer kopyasıdır. Doğal dişlerimizin bir ömrü olduğu gibi implantlarında bir ömrü vardır. Doğru bir ağız bakımı yapılmadığı zaman doğal dişlerimizi kaybettiğimiz gibi implantlarda da yeterli bakım yapılmaz, zamanında diş hekimi kontrollerine gidilmezse implantların ömrü uzun olmayacaktır. Bu ömrü uzatabilmenin en kolay yolu günlük düzenli ağız bakımı ve her 6 ayda bir kere diş hekimi kontrolüne gitmektir. Bu tedbirlerle implant kaybına yol açacak sorunların önüne geçilmiş olacaktır.
Öncelikle bilmemiz gereken her 20 yaş dişinin ameliyat ile çekilmeyeceğidir. 20 yaş dişlerinin çekimi duruma göre normal diş çekimi şeklinde de yapılabilmektedir. Ancak hem normal çekim hem de cerrahi çekimler sonrası dikkat edilecekler arasında çok büyük bir farklılık yoktur. Hastalarımızın işlem sonrası yapması gerekenleri sıralayacak olursak; İşlem sonrasında hastalara ısırtılan tamponlar 30 dakika sonra atılacak ve yerine başka bir tampon konulmayacaktır. Çekim sonrasında çekim bölgesinden sızıntı şeklinde kanama olabilir ve 6-24 saat devam edebilir. İlk 24 saat kan gelse bile tükürme yapılmamalı, yara bölgesi emilmemeli ve ağız içi çalkalama işlemi yapılmamalıdır. Kanamanın 48 saatten uzun sürdüğü durumlarda hekim bilgilendirilmelidir. Çekim sonrası uyuşukluk geçene kadar yemek yenilmemelidir. Uyuşukluk yaklaşık 3,4 saat içerisinde geçmiş olacaktır. İlk 24 saat boyunca sıcak gıda ve sıcak içecekler tüketilmemeli, sıcak duş alınmamalı, sıcak havada gezilmemelidir. İlk 24 saat ılık ve yumuşak gıdalarla beslenilmelidir. Sigara ve alkol yara yeri iyileşmesini olumsuz etkileyeceği için 72 saat (3 gün) tüketilmemelidirler. Diş çekiminden 24 saat sonra normal ağız bakım işlemlerine ( diş fırçalama, ağız gargarası) başlanabilir. Çekim sonrası dikiş atıldıysa dudaklar ve yanaklar çekiştirilerek o bölgeye bakmaya çalışılmamalıdır. Dikişlerin kopmasına ve yara yerinin geç iyileşmesine sebep olabilir. Çekim işlemi özelliklede cerrahi olarak yapıldıysa yüzde şişme, morarma, ağız açmada zorluk ve ağrı olabilir. Özellikle şişmeyi engellemek için ilk 24 saat 5 dakika aralıklarla çekim bölgesine dışarıdan soğuk uygulanmalıdır. Şişkinlik ilk 3 gün artmaya devam edecektir. 3. günden sonra yavaş yavaş inecektir. İlk 24 saat yüksek yastıkta yatılması ve çekim bölgesinin üzerine yatılmaması ağrının daha az olmasına katkı sağlayacaktır. Hekim tarafından reçete edilmiş ilaçlar var ise düzenli ve eksiksiz kullanılmalıdır. Ağrı kesici olarak aspirin haricinde bir ağrı kesici kullanılabilir. 7 günden uzun süren ağrı ve şişkinliğiniz var ise , 48 saati geçen kanama , kötü ağız kokusu ve kötü tat varlığında hekime muhakkak danışılmalıdır. Dikiş atıldıysa 7-10 gün sonra dikişlerin alınması gerekmektedir.
Bebeklerin çoğu başparmaklarını emer. Bebekliğinde emme ihtiyacını tatmin için parmağını emen çocuk 1-1,5 yaşından sonra anne memesi özlemini gidermek ve rahatlamak için parmağını emer. Canı sıkılıp kendini oyalamak, uykusu geldiği zaman, tedirgin olduğu zaman ve anneden ayrıldığı zaman parmak emme davranışında bulunabilir. Çocuğun diş yapısının şekillenmesinde olumsuz etki gösterir Parmak emme davranışı çocuğun diş yapısının şekillenmesinde olumsuz bir etki gösterir. Emme esnasında ortaya çıkan basınçlar sonucunda üstteki dişler ileri itilirken, alttaki dişler de geriye itilir. Bu da alt çenenin geride konumlanmasına yol açar, damak ve diş yapısının dengesini bozar. Bunun fizyolojik yansıması ise konuşma bozukluğu ve kapanışının estetik açıdan kötü görünmesi şeklinde olur. Çocuklarımızı çene gelişimi tamamlanmadan kapanış ve eklem sorunlarından koruyabiliriz. Bu nedenle günümüzde çocukların göz ve işitme kontrolleri gibi ağız yapısının da kontrol altında tutulması gerekiyor.
İmplant tedavisi eskiden fazla uygulanmayan ve sadece üniversitelerde çene cerrahı uzmanları, doçentler, profesörler tarafından yapılan tedavilerden biriydi.
Yirmi yaş dişleri, ağızdaki ikinci büyük azı dişlerin hemen arka tarafında bulunur. Toplam olarak dört tane 20 yaş dişi vardır. Kimi zaman bazı insanlarda yirmi yaş dişleri hiç oluşmayabilir. Çoğunlukla 17 yaşında çıkmaya başlar. 20 yaş dişlerinin ağızdaki pozisyonuna göre tam gömülü şekilde olabilir. Bunu ancak panoramik film ile görebiliriz. Duruma göre bu dişlerin çekimi gerekebilir.
Şarj edilebilir diş fırçalarını teorik olarak ele aldığımız zaman manuel diş fırçalarına göre daha üstün olduğu düşünülebilir. Fakat asıl önemli olan diş fırçasındansa dişimizi nasıl fırçaladığımızdır. Dişlerimizin bütün yüzeyleri doğru teknikle fırçalamamız, diş fırçasının manuel veya şarjlı diş fırçası olmasından daha önemlidir. Bu yüzden çocukların doğru diş fırçalama tekniğini öğrenene ve alışana kadar ebeveynleri ile birlikte diş fırçalamalarını tavsiye ediyoruz. Şarj edilebilir diş fırçası kullanıyorsak başlığını, manuel diş fırçası kullanıyorsak fırçanın kendisini 3 ayda 1 değiştirmemiz gerekir.
Hastalar bu tedavi ve implant konusunda detaylı bilgiye sahip olamadıkları için sorguladıkları ilk şey ”Kullanılan implant markasına güvenebilir miyiz?” olmaktadır. İmplant tedavisinin başarılı olması sadece implantın markasına bağlı değildir. Birçok faktöre bağlıdır. Hasta, hekim, çevre, hastanın o günkü sistemik durumu gibi çeşitli faktörler vardır. Hekime bağlı faktörlerde, tedavi öncesi yapılan planlamanın detaylı olmamasından kaynaklı aksaklıklar olabilir. Bu faktörler hem çok detaylı işlemler, hemde implant tedavisinin başarılı olmasında çok büyük etkisi olan faktörlerdir. Bu kadar etkileyici faktörün içerisinde implant markası önemsiz bir etken denemez fakat piyasadaki kullanılan implantların birçoğu belirli bir tecrübeye sahip oldukları için yapılabilir düzeydedir. Bu aşamada taleplerinizi ilettikten sonra hekiminize güvenmek gerekmektedir.
Dişlerin ağızdaki fonksiyonları, fonksiyon, fonasyon ve estetik olarak üç grupta toplanabilir. Estetik bunlardan bir tanesidir. Dişin eksikliği, çarpıklığı, çapraşıklığı, diş eti ile olan uyumsuzluğu görsel olarak estetiği etkileyen etkenlerdir. Estetik için yapılan uygulamalara baktığımızda: -Diş kaybındaki estetik kaygı ile bunların düzeltilmesinde implant tedavisi dahi estetik uygulamaları içinde yapılmaktadır. -Gülüş estetiği olarak, diş etlerinin diş eti ile olan uyumsuzluğu, diş etlerinin fazla görünmesinden dolayı diş etlerinin düzenlenmesi, -Dişlerin çapraşıklıklarından dolayı ortodontik tedavilerle dişlerin diziliminin düzeltilmesi, -Dişlerdeki renklenmeden kaynaklı beyazlatma, kompozit lamina, yaprak porselen kaplama/lamina yapılması -Herhangi bir problem olmamasına rağmen güzel bir gülüşe sahip olmak adına yapılacak uygulamaları estetik diş hekimliği uygulaması olarak değerlendirilebilir.
Çocuğunuzdaki ilk dişler, 6 aylık olduğunda çıkmaya başlayacaktır ve 2.5-3 yaşına geldiğinde üst çenede 10 adet, alt çenede 10 adet süt dişi çıkmış olacaktır. Dolayısıyla çocuğunuzdaki bu dişlerin kontrolü yaptırmak için 2.5 yaşında ilk diş hekimi kontrolüne getirmenizi bekliyoruz.
Böyle düşünülmesindeki en büyük etken, implant yaptıran insanları tedavi sonrasında ağrılı ve acılı bir süreç yaşıyor olduklarını düşünmelerindendir. İmplant işlemi cerrahi bir operasyon olmasından dolayı, operasyon sonrası belirli bir sıkıntı yaşamak normaldir. Vücut bu cerrahi işlemi bir travma olarak algılamasından otomatik olarak cevap vermekte ve bunu ağrı olarak hissetmekte. İmplant sonrası yaşanacak sıkıntıları minimize etmenin yolları vardır. Sıkıntıların yaşanmasındaki en büyük etkenlerden biri operasyon sonrası hastanın doktor tavsiyelerine uymamasıdır. Sigara içen bir hasta operasyon sonrası iyileşme tamamlanana kadar sigara içmemesi gerekir. Cerrahi operasyon sonrası beslenmeye dikkat edilmelidir. Operasyon sonrası yumuşak ve tanesiz yemeklerin tüketilmesi iyileşme süresinde önemli etkiye sahiptir. Bu gibi tavsiyeler hastaların günlük yaşantılarından farklı olduğundan, hastalar normal yaşantılarındaki gibi davranmaya eğilim gösteriyorlar ve iyileşme süresinde sıkıntılar çıkabiliyor. İmplant operasyonu ne kadar önemli bir operasyon olsada, operasyon sonrası iyileşme sürecindeki hastanın davranış şekli çıkabilecek sıkıntılarda belirleyici rol oynamaktadır.
Estetik diş uygulamaları, yapılmadığında herhangi bir problem yaratmayacak fakat yapıldığında yaşam konforunu ve görsel açıdan görünümünü iyileştirecek işlemlerdir. Bu uygulamanın neden yapılmak istendiği önemlidir. Minimal invaziv diş hekimliği dediğimiz en az müdehale ile yapılan ya da hiç dokunmadan yapılan işlemlerde vardır. Burada hastanın ne kadar bir estetiğe ihtiyaç duyduğuna göre işlemler belirlenir. Ne kadar az müdehale edilirse o kadar iyi olacaktır.
Gebelikte acil olan her tedaviyi gerçekleştiriyoruz. Sadece röntgen gerektiren tedavilerden kaçınıyoruz. Bu yüzden acil olan sıkıntıları geçici olarak çözüp tedavinin tamamlanmasını gebelik sonrasına bırakıyoruz.
20 yaş dişleri sıralama olarak en son çıkan dişler olduğu için dişin fizyolojik sürme olayı hastalar tarafından problemli bir süreç gibi algılanabilir. Çene üzerinde yeterli alan varsa 20 yaş dişi rahatlıkla sürebilir. Genel olarak diğer dişlerin sürme işlemi biraz sancılı bir süreçtir. Normal bir diş sürme işlemi gerçekleşirken diş etlerimizde şişme ve ağrı oluşabilir. Bu süreçte bir problem olup olmadığını anlayabilmek için hekiminize kontrol olmanıza gerek vardır. Muayene sonrasında bir işlem yapılıp yapılmayacağı kesinlik kazanacaktır.
Estetik uygulamalardan sonra genel ağız bakımından farklı bir bakıma ihtiyaç duyulmamaktadır. Normal ağız bakımını aksatmamak gerekir. Bunların yanısıra kabuklu ve sert yiyecekler nasıl ki ana dişlerimize zarar verebiliyorsa estetik işlemlerden sonrada bu yiyecekleri tüketirsek dişlerimiz zarar görebilir. Bu gibi işlemlere dikkat ettiğimiz süre farklı bir uygulamaya gerek kalmayacaktır.
Kanal tedavisinin ağrılı bir işlem olarak düşünülmesindeki başlıca sebep hastaların aşırı çürümüş ve ağrılı ve enfeksiyon emaresi olan diş şikayeti ile gelmesinden kaynaklanır. Bu şikayetle gelen bir hastaya herhangi bir müdehale yapılmasa bile kliniğe geldiğinde yeterince huzursuzdur. Burada hastayı sakinleştirmek ağrısının azalması için anestezi, ağrı kesici ve antibiyotik uygulamaları önerilebilir. Bu işlemlerden sonra tedavi süreci daha kabul edilebilir bir sürece girecektir. Bu işlemlerden sonra biraz daha dikkatli davranarak, tedavideki bölgeyle çiğnemeyerek, çok sıcak çok soğuk yiyecekler yemeyerek, ağrı kesicilerini ve antibiyotiklerini düzgün kullanarak problemlerin önüne geçecektir.
Kanal tedavili dişlerde sinirlerin çıkarıldığı için halk arasında ağrımaması gerektiği gibi bir kanı oluşmaktadır. Asıl kanal tedavisindeki amaç ana dişin çekilmesinin önüne geçmektir. Bazen bu işleme vücut tepki gösterebilir veya yapılan kanal tedavisi yeterince iyi olmayabilir. Böyle durumlarda öncelik hekime başvurulması gerekmektedir. Diş çekiminden önce tekrar kanal tedavisi göz önünde bulundurulmalıdır.
Çok fazla harap olmuş dişlerin tedavisi için dolgu ile kaplama arasında kalan bir tedavi çözümüdür. Aşırı diş kaybı olan dişlerde dolgu yapıldığı zaman dolguda veya dişte kırılma söz konusu olabiliyor. Kaplama yapıldığı zaman ise var olan dişin kesilmesiyle daha fazla diş kaybına hekim sebep olabiliyor. Bu yüzden dişte daha fazla kayıp yaşanmaması ve daha sağlam olması açısından var olan dişin dijital veya manuel ölçüsü alınarak buna uygun parça ağız dışında üretilerek dişe yapıştırılır. Daha fazla diş kesilmeden, mine dokusunu kaldırmadan yapılan bir işlemdir. Daha uzun ömürlü ve sıkıntısız bir işlemdir.